OTLARIN KRALİÇESİ SEMİZOTU
SEMİZOTUNU BAHÇEDEN ATAN, SAĞLIĞINI DA YABANA ATAR !!!
Prof. Dr. Erdem Yeşilada'nın yazısı:
Yol kenarları, hatta boş kalmış saksılar, hemen her yerde bitiveren arsız bir bitki, semizotu. Peki son derece bildik bu bitkiyi siz ne derecede biliyorsunuz, tanıyorsunuz? Sağlığımız için ne kadar yararlı? Semizotunun Doğu Akdeniz ülkelerinden Hindistan’a uzanan coğrafyada halk arasında yüzyıllardır çok çeşitli hastalık ya da sağlık sorunlarının giderilmesinde yararlı olduğu görülüyor. Bitkinin topraküstü kısımlarının ateş düşürücü, kurt düşürücü, spazm giderici, idrar artırıcı, mide ülserlerini tedavi edici, cinsel gücü artırıcı, ağrı kesici, iltihap giderici, karaciğer yetmezliğinde, diyarelerde ve astım krizlerinin önlenmesinde; tohumlarının ise yatıştırıcı ve susuzluğu giderici olarak kullanıldığı bildiriliyor. Peki bu kullanılışlar ne derecede bilimsel olarak destekleniyor?
Semizotu bitkisinin sebze olarak yararlanılan bitkiler arasında şimdiye kadar bilinen en yüksek alfa-linolenik asit (ALA) kaynağı olduğu bildirilmektedir. Yüz miligram taze semizotu yaprağında (bir porsiyon) 300-400 mg ALA’nın yanı sıra oldukça yüksek miktarlarda çeşitli antioksidanlar bulunduğu tespit edilmiş; E vitamini (12,2 mg), C vitamini (26,6 mg), beta-karoten (1,9 mg), glutatyon (14,8 mg). Ayrıca son yılların en dikkati çeken maddelerinden biri olan “melatonin” miktarı diğer meyve ve sebzelere göre kat kat fazla. Mesela, en yakın kaynaklardan tatlı mısırdan 15 kat, havuçtan ise 345 kat daha fazla. Melatonin, vücudun biyoritmini düzenleyen, yorgunluğu giderici, yaşlanmayı geciktirici gibi bir çok önemli faydaları bulunan bir hormon. Melatonin ve ALA’nın birlikte bulunması nedeniyle semizotunun kanserlerin önlenmesinde yararlı olabileceği savunulmaktadır.
SUYU DA ÇOK FAYDALI
Bitki üzerindeki bilimsel çalışmaların özellikle 2000’li yıllardan sonra önemli ölçüde artış gösterdiği görülüyor. Taze bitki ezilerek elde edilen usarenin şakaklara konulması ile ateşi düşürdüğü ve ağrıyı giderdiği, yılancık (erisipelas) gibi iltihaplı durumlarda ise şişen kısmın üzerine konarak cildi serinletmek ve iltihabı indirmek için kullanıldığı kayıtlıdır. Yapılan bir deneysel çalışmada ağrı kesici (opioid reseptörler üzerinden) ve iltihap giderici etkileri gösterilmiştir. Bilimsel ölçekte bir klinik çalışmada, ağız mukozasında temre benzeri enfeksiyon bulunan (oral lichen planus) 37 hastada üç ay süre ile semizotu özütü (sulu alkol özütü) verilmesi ile hastaların yüzde 83’ünde yaraların iyileştiği, boş ilaç verilen hastalarda ise yüzde 73’ünde herhangi bir gelişme görülmezken, yüzde 10’unda şikayetlerin daha da şiddetlendiği görülmüş.
Semizotunun yapraklarının sinir sistemi üzerinde de etkisi bulunduğu; iskelet kaslarını gevşettiği, kaslarda istem dışı kasılmaları giderdiği tespit edilmiştir. Bazen bitkileri kaynatmak ile etkisinin kaybolduğunu düşünürüz. Bir çalışmada semizotu yaprakları su içerisinde üç saat kaynatıldıktan sonra yoğunlaştırılarak deneysel olarak sinir harabiyeti oluşturulan deney hayvanlarına uygulandığında sinirleri koruyucu (nöroprotektif) etkisi bulunduğu gösterilmiş. Yani semizotu yemeğinin suyunu tüketmek de son derece yararlı.
YAN ETKİSİ GÖRÜLMEMİŞ
Araştırıcılar bitkinin bu etkisini vücuttaki antioksidan enzimlerin etkinliğini kuvvetlendirerek gösterdiği savını ortaya atıyor. Bir başka çalışmada, yine su ile uzun süreli (dokuz saat) kaynatılarak hazırlanan polisakarit özütünün diyabetik deney hayvanlarında kan şekerini belirgin bir şekilde düşürdüğü gözlenmiş.
Semizotu yapraklarının yine 15 dakika kaynatılması ile hazırlanan çayın (yüzde 5’lik) astım hastalarında bronşları genişletici etkisinin aynı amaçla kullanılan teofilin kadar kuvvetli olduğu, ancak etki süresinin daha kısa sürdüğü bildirilmektedir. Yapılan bir deneysel çalışmada hem sulu ve hem de alkollü özütünün hayvanlarda ülser oluşumunu belirgin bir şekilde önlediği tespit edilmiştir.
Gerek deneysel gerekse klinik çalışmalarla etkinliği ortaya konulan semizotunun sulu özütünün yüksek miktarlarda uzun süreli (kronik) kullanılması ile bile herhangi bir yan etki ya da toksisite gözlenmemiş. Sonuç olarak, semizotunun sağlığımız için hem salata olarak pişmemiş halde ve hem de yemek olarak pişirildikten sonra farklı yararları bulunduğu görülüyor. Günlük beslenme programlarımızda layık olduğu yeri almasını öneririm.
http://www.iyilikguzellik.com/haber.php?haber_id=2859